Yağmur ve Şimşek, yıllardır süregelen dostluklarının bir kutlaması olarak bir hafta sonu kaçamağı planlamışlardı. Uzun süredir iş ve yoğun yaşam temposunun arasında böyle bir kaçamağa ihtiyaçları vardı. Bir sahil kasabasında buluşmaya karar verdiler.
Kasabaya ulaştıkları gün hava oldukça kapalıydı ve yer yer gök gürültüleri duyuluyordu. Yağmur ve Şimşek, deniz kenarında bir kafede oturup, sıcak içeceklerini yudumlarken gökyüzündeki bulutlar ağır ağır hareket ediyordu.
Ani bir yağmur bastırdı ve ikili, kafenin terasında oturdukları sandalyelerden içeriye geçip, yağmuru izlemeye koyuldu. Şimşek, Yağmur’a dönerek, 'Böyle yağmurlu günlerde bile eğlenebiliriz, sadece hayal gücümüzü kullanmalıyız,' diyerek onunla paylaşmak istediklerini anlattı.
Yağmur, bu düşünceye katılmış ve 'Çocukken, böyle yağmurlu günlerde masallar yazardık. Neden şimdi de yapmıyoruz?' diye cevap vermişti. Böylece ikili, kahvelerini yudumlarken yeni hikayeler yaratmaya başladılar.
Aralarındaki bu dostça etkileşim, yağmurun ritmik sesi ile birleşince ikisi için de unutulmaz bir anıya dönüştü. Her zaman olduğu gibi, basit bir hafta sonunu, yaratıcı bir şekilde değerlendirdiler ve kasabaya katan yağmur bulutlarının da katkısıyla kendilerine yeni bir hikaye yazdılar.