Canan Yenge, mahallede herkesin sevdiği güler yüzlü ve yardımsever biriydi. Her Çarşamba günü, mahallenin eğlence merkezi olan büyük salonda verilen dans etkinliklerine katılırdı. Ona göre dans, hayatın telaşından uzaklaşmanın ve ruhunu dinlendirmenin en güzel yoluydu.

O gün yeni bir tango dersi için Canan Yenge salonda yerini aldı. Tango, onun en sevdiği danstı çünkü duyguları en iyi şekilde ifade edebildiği bir dans türüydü. Eğitmen, yeni figürler öğretirken dansın inceliklerini de anlattı. Dans partneri Murat Bey, Canan Yenge ile dans ederken oldukça yetenekliydi ve senkronları izleyenleri büyülüyordu.

Canan Yenge, dans ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı. Müziğin ritmiyle adım adım, kalp atışları da dans figürlerine uyum sağlardı. O gün de böyle bir tango yaparken, dansın son figüründe muhteşem bir döngüyle final yaptılar. Halktan gelen alkışlar, Canan Yenge ve Murat Bey'in performansını taçlandırdı.

Etkinlik sonrası Canan Yenge, dansın onun için anlamını düşündü. Hayatta önemli olan anlar, başkalarıyla paylaşılan bu tür deneyimlerdi. Etrafa neşe ve mutluluk saçan Canan Yenge, herkesin sevgisini kazanmış, dansla dolu güzel bir akşam geçirmişti.