Sümeyye Korkmaz, kendini tanımanın ve öz farkındalığın önemini yeni keşfetmeye başlamıştı. Üniversitedeki yoğun ders programı ve sosyal etkinliklerle dolu yaşamı, çoğu zaman kendisine ayıracak zaman bırakmıyordu. Ancak son zamanlarda içsel dünyasına odaklanmak, daha fazla düşünebilmek ve kendini daha iyi anlayabilmek için zaman ayırmanın önemini kavramıştı.
Bir akşam, sakin bir müzik eşliğinde odasında kitap okurken, hayatın karmaşıklığı üzerine düşünmeye başladı. Kendini daha iyi tanıyabilmek ve içsel huzuru yakalayabilmek için farklı yollar denemesinin gerekliliğini fark etti. Bu amaçla meditasyon yapmaya ve günlük tutmaya karar verdi.
Meditasyon ona, zihnini arındırma ve olumsuz düşüncelerden uzaklaşarak anda kalma konusunda yardımcı oluyordu. Zaman geçtikçe, Sümeyye hem kendisiyle hem de çevresiyle daha uyumlu bir ilişki kurduğunu hissetti.
Her gün birkaç dakikasını, gün içindeki deneyimlerini ve hislerini yazarak geçirdi. Bu süreç onun kendini daha iyi ifade etmesini ve duygusal zekasını geliştirmesini sağladı. Sonuçta, Sümeyye Korkmaz, hem kendisini geliştirmek hem de daha dengeli bir yaşam sürmek için attığı adımların önemini anlamıştı.