Aylin, uzun bir aradan sonra fırsat bulup memleketine dönmüştü. Her gelişinde öncelikle çocukluk arkadaşı Cem ile buluşmayı ihmal etmezdi. Bu kez de, eski anılarını canlandırmak ve biraz da gençlik yıllarındaki maceralarını yad etmek için buluşma kararı aldılar.

Bir akşamüzeri, Aylin ve Cem, şehir merkezindeki küçük bir kafede buluştular. Yıllar geçmiş olmasına rağmen ikisi de aynı heyecanı hissetmişti. Kahvelerini yudumlarlarken, lise yıllarındaki eğlenceli anılarından bahsetmeye başladılar. Cem, Aylin'in her zaman enerjisini ve neşesini nasıl koruduğunu anlattı, Aylin ise Cem’in her zaman güvenilir biri olduğunu belirtti.

Buluşmanın ardından Aylin, Cem'e çok yakınlarda küçük bir plak dükkanı keşfettiğini ve oraya birlikte gitmek istediğini söyledi. Cem bu fikri çok beğendi ve vakit kaybetmeden yola çıktılar. Plak dükkanına girdiklerinde, eski caz melodileri eşliğinde dolanıp, birbirlerine en sevdikleri albümleri gösterdiler. Bu nostaljik atmosfer içinde, eski günleri anmanın ve dostluğu tazelemenin güzelliğini bir kere daha hissettiler.

Dükkanın sahibi, onlara plaklarla ilgili ilginç hikayeler anlattı ve ikili, her biriyle daha da yakınlaştı. Bu sıcak sohbet ve paylaşım, Aylin ile Cem'in dostluğunu bir kez daha pekiştirdi.

O akşam Aylin, hayatında Cem gibi iyi bir arkadaş olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Dostluklarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladılar ve birlikte geçirdikleri güzel vakitlerin, anılarında yer etmeye devam edeceğinden emin oldular.