Neslihan Güneş, yoğun iş gününün yorgunluğunu atmak için sahil kasabasına küçük bir kaçamak yapmaya karar vermişti. Bir haftasonu sabahı, denizin huzur veren sesleriyle uyandı ve parlak güneşli bir günde yürüyüşe çıkmanın keyifli olacağını düşündü. Sahil boyunca yürürken, denizin tuzlu kokusunu içine çekiyor, kumların ayakları altındaki hissini seviyordu.

Yolculuğu sırasında, sahil kenarındaki eski bir çay bahçesine uğradı. Oradaki sıcak atmosfer ve samimi sohbetler, ona küçük bir kasabanın yaşamını anımsattı. Çayını yudumlarken, etrafındaki insanların neşeli sohbetlerine kulak verdi. Çay bahçesinin sahibi Ahmet Bey, kasabanın her köşesinde tanınmış, sevimli biriydi ve Neslihan’a o yerin tarihini anlatmaya başladı.

Ahmet Bey’in anlattıkları Neslihan’ı o kadar etkiledi ki, kasabanın geçmişine dair daha fazlasını öğrenmek için lokal kütüphaneye gitmeye karar verdi. Orada geçirdiği birkaç saat boyunca eski fotoğraflar ve tarihi hikayeler onu derinden etkiledi. Kütüphaneden çıkarken, yanında kasabayla ilgili birkaç kitap daha götürdü ve bu küçük keşif yolculuğu ona yeni bir hikaye yazma ilhamı verdi.

Neslihan için bu kısa kaçamak, sadece dinlenme değil, aynı zamanda yeni ilhamlar bulduğu benzersiz bir deneyim olmuştu.