Mika Slowana, güzel bir bahar sabahı başlamıştı güne. Şehir henüz uyanırken, Mika'nın aklında yazmayı planladığı yeni hikayesi vardı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı projenin sonuna gelmiş olmanın verdiği heyecanla her zamanki kafesine gitti. Kahvesini alırken yan masada oturan bir çiftin neşeli sohbeti dikkatini çekmişti.
Mika, kısa bir süre onları izledikten sonra, kendi hikayesine nasıl hayat vereceğini düşünmeye başladı. Yaratıcı yazarlığa olan tutkusu, duygusal hikayelerle insanları etkileyebilmekti. O gün, kafede otururken aklına gelen ilginç bir ilhamla dolup taştı.
Kalemi kağıda dokunduğunda ise hikaye, eski bir dostluk üzerine kuruluydu. Yıllardır görüşmemiş iki eski arkadaşın tesadüfen bir araya gelmesi ve ardından gelen sımsıcak sohbetleri. Bu masum hikaye, insanların hayatlarına beklenmedik güzelliklerin nasıl dokunduğunu gösterecekti.
Mika, hikayesini tamamladığında içi huzurla doluydu. Kalemi sayesinde, hayatın küçük ama değerli anlarını ve dostlukların önemini bir kez daha vurgulamıştı. Güneş batarken kafeden ayrıldı ve yeni hikayeler için ilham arayışına devam etti.