Mavisese, küçük bir sahil kasabasında yaşayan genç bir kadındı. O, doğanın ve denizin verdiği huzuru en iyi şekilde değerlendiren biriydi. Her sabah kayalıklara gidip dalgaların sesini dinlerken kendiyle baş başa kalmaktan büyük keyif alırdı.
Bir gün, sabah yürüyüşlerinden birinde, denizin kıyısındaki güzel bir kayanın üzerine oturdu. Dalgalara uzun uzun baktı ve düşüncelere daldı. Hayatının bu kadar huzurlu olduğu için minnettardı ama içinde her zaman daha fazlasını keşfetme isteği vardı. Mavisese, insanların içinde kaybolduğu şehirlerin aksine, kasabanın basitliğini ve sakinliğini seviyordu.
Hayallerini yazmak için yanında getirdiği küçük defterini açtı. Kalemiyle deniz kabukları ve martılar çizerken bir yandan da gelecekle ilgili hayallerini not alıyordu. Yazmayı, çizim yapmayı ve düşündüğü her şeyi farklı şekillerde ifade etmeyi çok seviyordu.
O an, okuduğu kitaplardan birinin etkisinde kaldığını fark etti. Hikayeler, insanların birbirlerini daha iyi anlamasına yardımcı oluyor, dünyaları genişletiyordu. Mavisese, keşfetmenin ve öğrenmenin sadece bir başlangıç olduğunu biliyordu ve bu serüvene devam etmekte kararlıydı.