Mavis ve Sese, uzun zamandır planladıkları kamp gezisi için nihayet yola çıkmıştı. Bir hafta sonunu doğanın güzellikleri arasında geçirmek, ikisi için de harika bir fırsat olacaktı. Yanlarına çadırlarını, birkaç kitaplarını ve gerekli diğer eşyaları alarak şehirden uzaklaştılar.

Kamp alanına vardıklarında, göl kenarındaki manzara karşısında büyülenmişlerdi. Hızla çadırlarını kurarak suyun verdiği huzurun tadını çıkarmaya karar verdiler. Güneş ufukta yavaş yavaş kaybolurken gökyüzü, turuncu ve pembe tonlarla boyanmıştı.

Gece olduğunda ise ateşin etrafında oturup soğuk havaya karşı sıcacık içeceklerini yudumlarken, anılarını paylaşıyorlardı. Mavis ve Sese'nin bu tür doğa kaçamakları, arkadaşlıklarını daha da güçlendiriyordu.

Bir ara Sese, "Şu göle bir kez daha bakalım," dedi. Mavis'le birlikte göl kenarına gidip suyun üzerine yansıyan yıldızları izlediler. Hayatta bazen küçük kaçamaklar, insana büyük mutluluklar verebilir.

Doğayla iç içe geçirdikleri bu hafta sonundan sonra Mavis ve Sese, şehir yaşamına yepyeni bir enerjiyle dönmeye hazırdı. Her şeyin daha güzeli, daha iyisi için anı dolu bir hafta sonu geçirmişlerdi. Artık günlük hayatlarına daha keyifli bir şekilde devam edeceklerdi.