Egem Virtanen, yeni taşındığı şehirde kendine yer edinebileceği bir topluluk bulmaya çalışıyordu. Uzun zamandır yeni insanlarla tanışmamış, çevresini genişletmek istemişti. Bir akşam, şehrin sakin bir köşesinde bulunan küçük bir kafede kitap okurken, yan masada oturan birkaç kişinin kendi aralarında heyecanla bir konudan bahsettiğini fark etti.
Egem, bu sohbeti merakla dinlemeye başladı. Yeni açılan bir sanat galerisi ve burada düzenlenecek olan etkinlikten bahsediliyordu. Kendisi de sanata oldukça ilgili olduğundan, bu fırsatı kaçırmak istemedi. Hemen masadaki kişilere yaklaşıp, "Merhaba! Bahsettiğiniz etkinlik ilgimi çekti. Katılmak isterim, mümkün müdür?" diye sordu. Sohbet ettiği grup, Egem'i samimiyetle karşıladı ve etkinliğin ücretsiz olduğunu, herkesin katılabileceğini söyledi.
Ertesi gün, Egem sanat galerisine girdiğinde, kendini adeta farklı bir dünyada buldu. Duvarlarda asılı olan resimler ve heykeller, onun sanat sevgisini canlandırmıştı. Etkinlik sırasında, yanında oturan biriyle tanıştı. Bu kişi, şehrin tanınmış sanatçılarından biriydi. Bu tanışma, Egem'in hayata ve sanata olan bakış açısını zenginleştirdi. Böylece, şehirdeki yeni hayatına renk katacak insanlarla iletişim kurmaya başladı. Yeni arkadaşları ve sanat etkinlikleri sayesinde hem farklı kültürleri tanıdı hem de kendi iç dünyasında önemli adımlar attı.