Göksu ve Düldül, sıcak bir yaz gününde Adana'nın serin yaylalarına doğru yola çıktılar. Tüm yıl çalışmış olmanın verdiği yorgunluğu, doğanın eşsiz güzellikleriyle atmaya kararlıydılar. Gezi boyunca, yol boyunca akan temiz sular, manzaralı yollar ve kuşların eşsiz dansı onlara eşlik etti.

Yaylaya vardıklarında, Göksu hemen çantasından kamerasını çıkardı. Görüntüler, güneşin yayladaki tüm çeşitli renkleri ortaya çıkarırken çekildi. Elde ettikleri bu görüntüleri daha sonra arkadaşlarıyla paylaşmayı planladılar. Bu anları kaydederken, doğanın ne kadar etkileyici olabileceğini yeniden keşfetmişlerdi.

Düldül ise kamp alanındaki ateşi yakmakla meşguldü. Kısa bir süre geçtikten sonra ateş, harika bir yemek pişirmek için hazırdı. Göksu ve Düldül, yanlarına aldıkları malzemelerle harika bir akşam yemeği hazırladılar.

Gece karanlık çökünce, yıldızlar gökyüzünde dans etmeye başladı. Göksu ve Düldül, bu doğal serinliği ve güzelliği izlerken rahatladı. İkisi de şehir hayatının telaşından uzak, huzurun tadını çıkarmaktaydı. Bu yolculuk, hem ömür boyu dostlarını daha da yakınlaştırmış hem de doğanın güzelliğini yeniden hatırlamalarını sağlamıştı. Göksu'nun kameraya kaydettiği görüntüler, bu güzel anların kalıcı birer hatırası oldu.