İstanbul'da bir sonbahar akşamıydı. Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanacak olan derbi maçı heyecanla bekleniyordu. Cem, yoğun iş temposunun ardından dostlarıyla stadyumda buluşmayı planlamıştı. Nehir ise ailesiyle birlikte evde, büyük ekranda bu heyecanlı maçı izleme keyfini yaşayacaktı.

Maç başladığında stat atmosferi nefes kesiciydi. Cem, sarı lacivert bayrağını sallayarak maçın başlamasıyla birlikte coşkuyla tribünleri inletti. Nehir ise sıcak çikolatasını alıp televizyonun karşısına geçti ve takımlarının performansını dikkatle izlemeye başladı.

Dakikalar ilerledikçe maç daha da heyecanlı hale geldi. Stadyumda ve evde nefesler tutulmuş, herkes gözlerini sahadan ayıramaz hale gelmişti. Maçın sonunda Fenerbahçe'nin attığı golle stat yıkıldı, Cem ve dostları büyük bir sevinçle zaferlerini kutlamaya başladı. Nehir ve ailesi ise bu kez şanslarının yaver gitmediğine üzülerek televizyonu kapattı.

Bu büyük derbi, İstanbul'da uzun süre unutulmayacak bir anı olarak yerini aldı. Herkes, bir sonraki karşılaşmada farklı bir sonucun olabileceğini düşünerek gelecek maçları beklemeye koyuldu.