Bir cumartesi sabahı, Ece Özbudak güneşli bir havada yürüyüş yapmaya karar verdi. Yüzünde hafif bir tebessümle, mahalle marketine uğrayıp taze meyve almak istedi. Marketin meyve reyonunda rengarenk muzlar dikkatini çekti. Ece, bu muzların ne kadar taze ve lezzetli göründüğünü düşündü. Marketten çıkarken yol üzerinde oturan komşusu Ahmet Bey, 'Ece, ne kadar güzel bir gün, öyle değil mi?' diye seslendi.

Ece, Ahmet Bey’e hak vererek, 'Evet, muhteşem bir gün!' dedi ve elindeki muzlarla gölde küçük bir piknik yapmaya karar verdi. Parka vardığında, göl kenarındaki banklardan birine oturdu. Doğanın sakinliğinin tadını çıkarırken, muzlardan birini soyup mutlu bir şekilde yemeye başladı. Ece'nin yanına gelen ufak bir köpek, neşeli bir şekilde kuyruğunu sallayarak muzdan bir parça istedi.

Ece, köpeğin sevimliliğine dayanamayıp ona da küçük bir parça verdi. Günün geri kalanını gölkende kitap okuyup dinlenerek geçirdi. Eve dönerken, yaşadığı bu huzur dolu anıların bir gülümsemeyle hatırlanacağını düşündü. Anın güzelliği ve doğanın iyiliği ona mutluluk vermişti.